18 Kasım 2008 Salı

Az kalsın...

Dün inanılmazdı çok çok yaklaştım. 

Uyguladığım teknik şuydu.Yatağa sırt üstü yattım. 
Rahatladım.Çok çok az nefes aldım gerçekten.Azıcık nefes aldım üfleme gibi içimde bir süre tuttum ve o azıcık aldığım nefesi yavaşça verdim.Amaç en az nefesle hayatta kalmaktı.Çünkü astral seyahat yarı ölü bir durumdur.Vücudumu ve kendimi buna göre hazırlamanın iyi olduğunu düşündüm.Az nefes aldım çok hafif neredeyse duyulmaz.Yavaş aldım.Aldığım nefesi tuttum sonra yavaşça verdim.Vücudum bu kadar az havasızlığa tepki vermedi belki ihtiyacı olmadığındandır çünkü iç organlar hariç hiç enerji tüketecek birşey yapmıyordum.Nefesimi almaya devam ettim.Tüm bunları yaparken gözlerini gözkapaklarımın altında yukarıya kaldırdım alnıma iki kaşımın arasına doğru bakmaya çalıştım.Orada saat yönünde dönen bir enerji bölgesi hayal ettim.Bazen hayal etmeme gerek kalmadı gözlerimin önüne siyahlığın ortasında beliriverdi birşeyler ona odaklandım. 
Vücudumu unuttum bilincimi alnımdaki bu noktaya odakladım.Dalıp gittim. 

Kulaklarıma ses geliyordu.Deniz dalgası gibi aslında bu ses.Ben ne zaman nefes teknikleriyle rahatlamaya başlasam duyarım hep.Özellikle sol kulağımda dalga sesi oldu. 
Böyle devam ettim.Kontsatrasyonumu yitirdiğim zamanlar oldu yeniden denedim.En sonunda daldım uyumak gibiydi.Hiç duymadığım bir sesle gözlerim birden faltaşı gibi açıldı.Ayı hırlamasının kısa ve daha yırtıcı olduğunu düşünün.Aslan sesi gibi ama biraz daha çatlak.Sanki kulağımın içindeydi.Ses yüksekti.Duyar duymaz beni bütün elde ettiğim bilinç seviyesinden aldı.Başımı kaldırdım."Hiiiiiiiiiiiiiiiii!Noluyo lan!" diye kalktım.Gerçekten korktum. 

Bu akşam bi daha deneyeceğim.

Hiç yorum yok: