Günlük yaşantımızda en doğal halimizde bedenimiz nefes tutma işlemini gerekli gördüğü zaman, gerektiği kadar yapmaktadır. Önemli olan vücudun geliştirdiği bu tekniği onu proveke etmeden uygulamasına izin vermek ve bununla birlikte bu oluşumun yarattığı faydadan daha fazla yararlanmanın yollarını aramaktır.
Bildiğiniz gibi bazen kendinizi güzel bir manzara veya korkunç bir olay karşısında ağzınız açık ve nefesiniz tutuk bir durumda yakalarsınız. Bazen de şok bir haber karşısında nefesinizi tutmuş bir vaziyette kendinizi bulabilirsiniz. Ya da arabanızla giderken sağınızdaki bir arabanın sizi görmeyerek aniden önünüze geçmesi durumunda saniyenin çok kısa bir süresinde heyecanlanıp nefesinizi tutup düşünmeye bile fırsat kalmadan direksiyonu kırarak kazayı önlersiniz.
Bir başka örnekte arkadaşınızın kullandığı arabada sohbet ederek giderken girilen keskin bir virajda bilinciniz tarafından kaza yapma tehlikesi sezildiği anda anlattığınız konu ne olursa olsun aniden nefesinizi tutarak ve konuşmayı keserek beklemeye geçer, araba virajı alıp tehlikeyi atlattıktan sonrada hiçbir şey olmamış gibi konuşmanıza kaldığınız yerden devam edersiniz.
Burada ne olmuştur?
Bilincinizin otomatik programlarından biri olan sempatik sistem devreye girmiş, güvenliğiniz için korteksLE irtibatı azaltarak kontrolü ele almış, nefesinizi bloke ederek konuşmanızı kestirmiş, yaşamda kalabilmeniz için en yüksek dikkatle olayı izlemenizi ve kaza oluşacaksa önlem almanızı sağlamıştır. Tehlike geçtikten sonra hızla geri çekilerek kontrolü tekrar bırakarak nefesinize izin vermiş ve kaldığınız yerden konuşmaya devam etmenizi sağlamıştır.
Olayın bizim için hazırlanmış muhteşem yönünü görmezsek, nefes tutmaların gereksiz bir durum olduğunu, hatta aşılması ve tedavi edilmesi gerekli olan patolojiler olduğunu bile düşünebiliriz. Bu doğru değildir. Beden işine lazım olmayan hiçbir şeyi geliştirmez ve kullanmaz. Tam tersine biz onun kendi koruma programlarını proveke edip, bozmaya başladığımızda ve akışa izin vermek yerine direnç göstermeye başladığımızda birçok istenmeyen durum oluşturabiliriz.
Yogada bu konuyu geliştirmek için kumhbaka ve ujjai nefesleri vardır. Bir çok kendini geliştirme öğretisinde değişik nefes tutma teknikleri geliştirilşmiştir. Bilinçli nefes tutmanın anlatılamayacak kadar çok yararları vardır. Bu yararları sağlamak istediğinizde nefes tutma kapasitenzi birkaç aylık çalışma süresinde bile rahatlıkla 2,5 dakikaya kadar geliştirerek yeniden yapılandırabilirsiniz.
Nefes tutmak sporcular ve yaşamlarını fizik güç kullanarak sağlayanlar için inanılmaz bir durum oluşturur. Lise yıllarımda 100 m ve 110 m engelli sürat koşuları yaptığım günlerde antrenörümün son yirmi metreye girdiğimde mutlaka nefesimi tutmam gerektiğini anlattığında beni sevmediği ve proveke etmek istediği için bunu söylediğini düşünmüştüm. Oysa daha sonra deneyerek son yirmi metrede nefesimi tutuğumda inanılmaz ekstra bir güç kazanarak atak yaptığımın farkına vardım. Sonra anladım ki bütün sporcular bunu kritik anlarda yapıyorlar, okçulukta, nişancılıkta halterde, uzun atlamada, sırıkla atlamada, gülle atmada vs.. sporlarda nefes tutuyorlar ve bu onlara deli gücü denilen ekstra bir kuvvet kazandırıyor.
Satrançta nefes tutmak çok önemlidir. Nefesi tutuğunuzda oynayacağınız 4-5 hamlenin bütün versiyonlarını kafanızda yapılandırabilirsiniz. Aslında siz her nefes tutuyor oluşunuzda bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde proje oluşturuyor veya bir şeye karar veriyorsunuzdur. Nefes aldığınızda ise artık harekete geçmiş ve uygulamaya başlamış oluyorsunuz.
Değerli taş oymacıları nefes tutma konusunda çok başarılıdırlar. Ressamlar ve heykeltıraşlarda bunu uygularlar. Bir yazı veya konuşma metni hazırlanırken konunun akması için nefes tutmalar önem kazanabilir. Bulmaca çözerken veya unuttuğunuz bir şeyi hatırlamak istediğinizde nefes tutmanız çok işe yarar. Burada önemli olan nefes tutma anlarına önceden hazırlanmak ve bedene bu konuda eğitim vererek sağlıklı bir şekilde nefessiz kalabilme süresini artırmaktır.
Çok kızdığınızda, hırslandığınızda, kıskandığınızda yani kontrolü kaybetmeye başladığınızda nefes tumanız sizi yeniden kendinize getirebilir ve sizi tutan gücü aşmanızı sağlayabilir.
Önemli bir konferansta terminoloji veya farklı sebeplerde konuşmacıyı anlayamadığınızda nefes tumanız çok işe yarar. Bir kitap okurken veya ders çalışırken kolay anlaşılmayan bölümlerde nefes tutarak okumaya devam etmeniz daha cümle veya satır bitmeden konuyu anlamanızı sağlayabilir.
Geçen sene yaz tatilinde bir grup lise ikinci sınıf öğrencisi ile pilot bir çalışma yaptık. Onları nefes tutma konusunda güçlendirmeye çalıştım. Birçoğu rahatlıkla bir buçuk dakika nefes tutabilecek seviyeye geldiler. Okul dönemi başlayıp ilk imtihanlara girdikten sonra her birinin bana verdiği cevap “ Hocam inanılmaz şeyler oluyor, bilinçli olarak nefes tutarak ders dinlediğimizde artık evde çalışmamız gerekmiyor. Yazılı imtihanlarda soruları nefesimizi tutarak okuduğumuzda tamamını okumamıza gerek kalmadan cevapları yazmaya başlıyoruz. Daha ilginç olanı, çalışmadığımız yerden gelen soruları da o dakikada biliyor ve cevaplandırıyoruz. Bu nasıl oluyor anlamıyoruz?” şeklinde oluyordu. Onlar aslında nefes tutmaları karşılığında bilinç ve farkındalık seviyelerinin açıldığını biliyorlardı. Ama sınıfta sorunun karşılığını bilenlerden telepatik olarak düşünce ve bilgi transferi yaptıklarını çok sonra anlayabildiler. Aynı zamanda nefes tutmalarının zihin dalgalarını nerdeyse teta seviyesine çekebilmeleri karşılığı olarak bir kere yüzeysel olarak okudukları ve okuduklarının farkına bile varmadıkları ve bilmediklerini zan ettikleri konuları hatırlıyor ve yazabiliyor olduklarını anladılar.
Nefes tutmanın biyo-kimyasal karşılığı azalan oksijenin yerine karbondioksitin çoğalması ile ilgilidir. Nefes tutulmaya başlandığında kandaki parsiyel oksijen basıncı azalırken karbondioksit basıncı yükselir. Bu durum kanın ph sını azaltır. Kan alkali halden asidik hale geçer. Asidik hale gelince H+ iyonu ile Ca ++ iyonu çoğalır. Buna bağlı kasların gevşemesi ve çalışma kapasitesi artar. Kan yuvarlarında bulunan oksijen taşıyıcı hemoglobin hücreleri oksijene daha zayıf bağlanarak oksijeni rahatlıkla bırakacak şekilde servis yapmaya ve hücrelerin ihtiyaçları oranında oksijeni bırakmaya başlarlar. Bu durumda damarlar genişler ve kan bir süre en uç köşelere bile rahatça akar. Yaklaşık bir dakikalık süre sonrasında oksijenin tükenmeye başlaması ile bu durum tersine dönmeye başlar. Önemli olan bu durumu geliştirmek için oksijeni daha iyi kullanmayı öğrenmek ve bedeni bu konuda daha bağışıklı hale getirebilmektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder