IŞINLAMA – Olaylar ve Gözlemler
Astral projeksiyonda beden terk edilerek birkaç saniye içinde uzak yerlere yolculuk yapılır. Işınlamada ise fizik beden terk edilmez, kişi bedeniyle birlikte uzaktaki bir yere aktarılır, aktarma anında bir anlık şuur kaybı yaşanır.
Bermuda Şeytan Üçgeninde 1800 yılından bu yana irili ufaklı 110 deniz taşıtından 20’si terk edilmiş halde bulundu, 90’ı ise hiçbir iz bırakmadan kayboldu. Toplam 140 olayda 2014 kişi arkalarında hiçbir belirti bırakmadan yok oldu. Bermuda Üçgenindeki en büyük üç kaybolma olayı şöyledir: 1814’de 140 kişiyle Karaibler’de kaybolan Wasp (ABD) adlı gemi. 1880’de 290 kişiyle kaybolan Atlanta (İngiltere) okul gemisi. 1918’de 309 kişiyle kaybolan Cyclops (ABD) adlı kömür gemisi.
1943 yılında Amerika’nın Philadelphia askeri limanında genç bir bilim adamı olan Dr. Morris K. Jessup bilimsel bir deney yaptı. Konu, Einstein’ın Birleşik Alanlar Kuramına dayanarak oluşturulacak elektromanyetik alanda eşyanın uzay içinde yer değiştirmesiydi. Deneyin amacı, bir nesneyi demateryalize edip istenilen bir başka yerde ortaya çıkarmaktı, yani ışınlama olayını gerçekleştirmekti.
Deney açık denizde ve Amerikan sahil koruma gemisi D-173 üzerinde uygulandı. Deney başlar başlamaz önce sisli yeşil bir ışık çevreyi sardı, gemi bu yeşil sise büründü ve yavaş yavaş içindekilerle birlikte gözden kaybolmaya başladı. Hemen ardından 640 km. ötedeki Norfolk Limanında (Virginia), askeri gözlemcilerin gözleri önünde aniden ortaya çıktı ve tekrar kayboldu.
Geminin görünme ve kaybolma süreleri, deneye son verme yöntemi bilinmediğinden biraz uzadı ve sonunda deney güçlükle durduruldu. Gemide bulunan askeri personelin büyük çoğunluğu kayboldu, bir kısmı da sonradan öldü. Kalan tayfaların psişik yeteneklerinin güçlendiği, çoğunun deneyde kazandıkları görünmeme yeteneğini korudukları gözlemlendi. Tayfaların çoğu ara sıra kaybolup sonra yeniden görünmeye başladılar. Evlerinde otururken, sokakta yürürken, lokantalarda ve değişik yerlerde çevredekilerin şaşkın bakışları arasında kayboluyor, sonra aniden ortaya çıkıyorlardı.
Işınlanma olayları bazen kalabalık askeri birlikleri de kapsamaktadır. 1593’de, Filipinlerdeki sarayın önünde nöbet tutan bir asker Meksika’daki bir sarayın önüne ışınlandı. 1800’de İspanya’ya yürüyen Fransız birliği, Pireneler’de hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldu. 1915 yılında bir İngiliz alayı bulutun içine girerek tanıkların gözleri önünde kayboldu. 1939’da 2988 kişilik bir askeri birlik sırra kadem bastı. 1940’da bir binada çalışma yapan Nazi subayları bir sürü nöbetçinin bulunduğu binanın içinde aniden yok oldular. 1963’de Japonya’da bir buluta giren araba içindekilerle birlikte ortadan kayboldu. 1977’de ise Şilili bir asker ufoya ışınlanmış, sonra tekrar ortaya çıkmıştı.
Hintli Bilge Ramana Maharshi, Dr. Paul Brunton ve birkaç müridiyle oturmaktadır. Bir ara Maharshi’nin gözleri kapanır ve transa girer. Sonra müritlerden biri yukarı doğru uzar gibi olur ve ortadan kaybolur, diğerleri de onu izlerler. Sonunda Maharshi ve Brunton kalırlar. Her ikisi de kayıplara karışmak üzereyken Brunton çırpınmaya, derin derin nefes almaya başlar ve eski haline döner, diğerleri kaybolmuş ama Brunton direnmiştir!
Hintli Bilge Sri Yukteswar Kalküta’daydı. Serampore’de bulunan müridi Paramahansa Yogananda’ya göründü, parlak bir ışığın içinde aniden materyalize olmuştu. Yogananda üstadının ayakkabı ve elbisesine dokundu, hepsi gerçekti, hatta üstat elini müridinin başının üstüne koyarak dua bile etmişti. Daha sonra Yukteswar tıpkı dürülen bir tomar gibi önce ayakları, sonra gövdesi, en sonunda başı olmak üzere yok oluverdi! Demateryalizasyon esnasında tuhaf bir gümbürtü duyulmuştu, bu demateryalize olan bedensel atomların sesiydi! Yogananda son ana kadar üstadın saçına dokunan elinin temasını hissetmişti.
Şüpheci arkadaşlarını ikna etmek isteyen Hintli bilge Lahiri Mahasaya, meditasyon yaparak ölmüş olan üstadı Mahavatar Babaji’yi çağırdı. Parlak bir ışığın içinde aniden Babaji belirdi, şüpheciler yerlere kapandılar. Babaji onlara bedenine dokunabileceklerini söyledi, hatta birlikte helva bile yediler. Sonra ani bir parlama oldu ve Babaji kayboldu. Üstadın bedenini bir arada tutan eterik atomlar, Babaji’nin irade gücünü gevşetmesiyle birlikte ayrışmışlardı.
Ram Gopal üstadının dediği yere gittiğinde devasa bir taş yerden havalandı ve yer altı mağarasından Babaji’nin kız kardeşi Mataji yükseldi. Ram’a biraz sonra orada bir buluşmanın gerçekleşeceğini söyledi. Sonra Ganj üzerinde bulutumsu bir ışık belirdi, Mataji’nin yanına kadar gelerek bedenlendi. Bu üstat Lahiri Mahasaya idi. Daha sonra bir alev topu yaklaştı, o da bedenlendi. Gelen, ölümsüz üstat Mahavatar Babaji’ydi. Diğerleri saygıyla önünde diz çöktüler, biraz konuştuktan sonra her biri geldiği gibi yok olup gitti.
Howard Menger, atölyesinde tabela boyarken dikkati 30 km ötedeki uzaylılarla buluştuğu yere kaydı ve birden kendini orada buldu. Atölyesinde yarım kalan işi hatırladığında, bu sefer atölyeye ışınlandı. Bunlar olurken aradan 15 dakika kadar bir süre geçmiş ve çalıştığı boya fırçası kurumuştu. Howard Menger bu olaydan sonra uzaylı dostlarının söylediklerini hatırladı. Onlar, insanoğlunun ışık enerjisini imajlara dönüştürmeyi (televizyon) başardığı halde, bu bilgiyi kendi bedenleri üzerinde neden uygulayamadıklarını merak ediyorlardı.
alıntıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder