18 Kasım 2008 Salı

Ölümden Dönme Deneyimi

Melen Thomas Benedict'in Ölümden Dönme Deneyimi

Melen Benedict 1982 yılında ölümden dönme deneyimi yaşamış bir 
sanatçıdır. Kanser hastalığından dolayı ölmüş ve birbuçuk saatten 
fazla ölü olarak kalmıştır. Ölüm anında vucudundan yükselmiş ve 
ışığın içine girmiştir. Evrene duyduğu merakı nedeniyle varoluşun 
derinliklerine götürülmüş ;hatta büyük patlamanın gerisindeki enerji 
boşluğu , hiçliğe kadar. Bu yaşadığı deneyim esnasında reinkarnasyon 
ile ilgili çok büyük miktarda bilgi edinme imkanı bulmuş ve bu 
yaşadığı ölüm deneyiminden geri dönüşünde bazı bilimsel buluşları da 
beraberinde getirmiştir. 

Bay Benedict ;hücresel iletişimin mekaniği ve Quantum Biyoloji denen 
ışığın hayat ile olan ilişkisinin araştırmalarına da karışmıştır. Bu 
araştırma biyolojik sistemlerin nasıl çalıştığı konusuna dramatik 
yeni bir bakış açısı getirmiştir. Bay Benedict canlı hücrelerin 
yüksek hızlı şifa ve diğer başka şeylerden kaynaklanan ışık 
uyarılarına süratle cevap verdiğini tesbit etmiştir. O bir 
araştırmacı ve 6 tane patent sahibi bir mucit ve konuşmacıdır.
Bay benedict'in yaşadığı deneyimi onun izni ile burada sizlerle 
paylaşıyorum

1982 yılında kanserden dolayı öldüm. Ameliyat edilemeyecek 
durumdaydım ve bana verilecek her kemoterapik ilaç beni daha çok 
bitkiselleştirecekti. 6-8 ay ömrüm kaldığı söyleniyordu. 1970 li 
yıllarda bir bilgi ve haber manyağı idim , nükleer kriz, ekolojik 
kriz ve benzerlerinden dolayı sürekli artan bir umutsuzluk 
içerisinde idim. Ruhsal bir tabanım olmadığından .tabiatın bir hata 
yaptığını ve biz insanların gezegen üzerindeki bir çeşit kanser 
organizması olduğumuza inanıyordum. Gezegen ve kendimiz için 
yarattığımız bu problemlerden herhangi bir çıkış yolu göremiyordum. 
Tüm insanları kanser olarak algılıyordum ve işte bende onu oldum. 
Beni çldüren de bu oldu. Dünya görüşünüz konusunda çok dikkatli 
olon , size geri yansıyabilir; özellikle negatif bir dünya görüşü 
ise. Benim kesinlikle negatif bir dünya görüşüm vardı. İşte beni 
ölüme götüren bu oldu. Tüm alternatif tedavi metodlarını denedim 
fakat hiçbirşey fayda etmedi. Artık kabul ettim ki bu yalnızca ben 
ve Tanrı arasında bir mesele. Daha önce Tanrı ile hiç yüzleşmemiştim 
hatta hiç ilgilenmemiştim bile. Herhangi bir ruhsal konu ile ilgili 
hiçbir ilgim de yoktu fakat ruhsal ve alternatif tıp konularında 
bilgi edinmek içib bir yolculuğa başlamıştım. 

Konu ile ilgili bulduğum bütün kitapları okuyordum ve detaya iniyordum çünkü öbür 
tarafta sürpriz ile karşılaşmak istemiyordum. Böylece çeşitli dinler 
ve felsefeler ile ilgili okumaya başladım. Hepsi de çok ilginçti, 
öteki tarafta birşeyler olduğu konusunda ümit veriyorlardı.
Öte yandan kendi kendinin patronu olan bir vitray sanatçısı 
olduğumdanhiç sağlık sigortam yoktu . Bütün birikimlerim testler 
için bir gecede gitti. Sağlık uzmanlığı ile sigortasız olarak karşı 
karşıya kaldım. Ailemin finansal çöküş yaşamasını istemediğim için 
bu konuyu kendim hallettim. Sürekli ağrım yoktu fakat zaman zaman 
kendimden geçiyordum. Araba sürmeye cesaret edemiyecek duruma geldim 
ve en sonunda tıbbi bakıma alındım. Kişiye özel bir hasta bakıcım 
vardı .Son günlerimde benimle olan bu melek tarafından kutsanmıştım. 
8 ay sürdü. Çok fazla ilaç almak istemedim çünkü mümkün olduğu kadar 
bilinçli olmak istiyordum. Daha sonra öyle bir ağrı deneyimi yaşadım 
ki sanki tüm bilincim ağrı oldu. Şanslıydım ki her seferinde sadece 
bir kaç gün sürüyordu. 

Bir gün sabah saat 4.30 da uyandığımı hatırlıyorum ve artık 
biliyordum ki bu gün o gündür. Bu gün ölecektim. Bazı arkadaşları 
çağırdım ve onlarla vedalaştım. Uyanıp hasta bakıcımı çağırdım ve 
onunla özel bir anlaşma yaptım; öldüğüm zaman vücudumu 6 saat yalnız 
bırakacaktı. Bunu istemekteki nedenim öldüğüm zaman birçok ilginç 
olaylar olduğunu çeşitli kaynaklarda okumuş olmamdı. Tekrar uykuya 
daldım. Ondan sonra hatırladıklarım tipik bir ölümden dönme 
deneyiminin başladığıdır. Aniden tam farkındalığa ulaştım ve ayağa 
kalktım, fakat vucudum yataktaydı. Etrafımda bir çeşit karanlık 
vardı. Vücudumun dışında olmam olağan deneyimlerden çok daha canlı 
idi. O kadar canlı idi ki evdeki tüm odaları görebiliyordum, evin 
damını görebiliyordum, etrafını görebiliyordum hatta evin altını 
bile görebiliyordum Parlayan bir ışık vardı . 

Işığa doğru döndüm. Işık ölümden dönme deneyimi yaşayan diğer insanların anlattığı gibi 
idi. Muhteşemdi, somuttu, gerçekti onu hissedebiliyordunuz .Cazipti, 
çekiciydi ; anne ve babanızın kollarına gider gibi ona gitmek 
isterdiniz. Işığa doğru gitmeye başladığımda sezgisel olarak 
biliyordum ki eğer ona ulaşırsam artık ölecektim. İşte bu nedenle 
ışığa doğru gitmeye devam ederken "lütfen bir dakika bekle ,sadece 
bir an için orada dur "dedim .Bana büyük bir sürpriz olarak tüm 
deneyim aniden durdu. Siz aslında ölümden dönme deneyiminin tam 
kontroluna sahipsiniz . Bir roller koster üzerinde kaymıyorsunuz . 
Talebim onurlandırıldı ve ışıkla bir miktar diyalok yaptım. Işık 
sürekli değişik şekiller alıyordu örneğin ; İsa, Buda , Krişna, 
Mandalalar (kutsal şekiller ), meleksi görüntüler ve işaretler. 
- "Burada neler oluyor ,lütfen ışık kendini bana 
tanıt ,durumun gerçekliğini bilmek istiyorum " diye ışığa seslendim
Tam kelimeleri söyliyemiyeceğim çünkü bir çeşit telapati idi .Işık 
cevap verdi. Bana aktarılan cevaba göre ışıktan gelen cevaplar sizin 
inancınıza göre şekillenir. Eğer bir budist veya katolik iseniz veya 
tutucu biri iseniz kendi inançlarınızdan oluşan bir cevap alırsınız. 
Bunlara bir bakıp inceleme fırsatınız var fakat birçok insan bunu 
yapmaz. Işık kendini bana açtı ,sonra aslında gördüğümün yüksek 
benliğimizin matrixi olduğunun farkına varmaya başladım . Size tek 
söyliyebileceğim onun bir neticeye döndüğüdür, insan ruhunun 
mandalası ,gördüğüm bizlerin yüksek benliklerimiz bir matrixtir. 
Aynızamanda kaynağa kaptır, her birimiz direk olarak kaynaktan gelen 
direk deneyimleriz. Hepimizin yüksek benlikleri var, varlığımızın 
ruh üstü parçaları. O bana kendisini en gerçek enerji formunda açtı. 
Omu tek tanımlayabileceğim yöntemyüksek benlik varlığı daha ziyade 
bir kap gibidir. Hiç öyle görünmemesine rağmen o hepimizin sahip 
olduğu kaynağa direk bir bağlantıdır. Bizler kaynağa direk olarak 
bağlıyız. Aslında ışık bana yüksek benlik matriksini gösteriyordu. 
Ve tüm yüksek benliklerin tek bir varlık olarakbağlı oldukları 
gerçeğini net olarak anladım. Tüm insanlar tek bir varlık olarak 
bağlıdırlar, bizler aslında aynı varlığız.Aynı varlığın değişik 
cepheleriyiz. Herhangi bir dine vaad edilmemiştir. Bana bildirilen 
işte buydu. Ve o insan ruhlarının mandalasını gördüm. Bu sanki de 
her zaman istediğimiz tüm sevgiydi, bu herşeyi iyileştiren 
sevgiydi ,şifa veren ve yenileyen. 

Ben ışıktan bana açıklamaya devam etmesini istedik sonra yüksek 
benlik matriksini daha iyi anlamaya başladım. Biz gezegen etrafında 
bir birine bağlı yüksek benliklerin bulunduğu bir ağa sahibiz. Bu 
aynı büyük bir şirket gibi . çevrenizdekibir sonraki subtil enerji 
alanı, diyebilirsiniz ki bir ruhsal seviye. Birkaç dakika sonra daha 
fazla açıklama talebinde bulundum. Gerçekten evrenin ne ile ilgili 
olduğunu öğrenmek istiyordum ve herşey için hazırdım ve dedim ki
- "BEN HAZIRIM ,BENİ AL "
İşte o zaman ışık bu güne kadar gördüğüm en güzel şeye dönüştü. Bu 
gezegendeki ruhların mandalası. Şimdi benim negatif görüşlerimden 
dolayı gezegenimizin başına geleceğini düşündüğüm konulara sıra 
gelmişti. Böylece ışıktan beni daha da aydınlatmasını diledim. O 
muhteşem mandala içerisinde bizim özümüzün, çekirdeğimizin ne kadar 
güzel olduğunu gördüm. Bizler en güzel yaratılışlarız. İnsan ruhu, 
bizlerin birlikte yarattığımız insan matriksi kesinlikle 
muhteşemdir, zariftir,ekzotiktir. Sizlere benim insanlarla ilgili 
görüşlerimin o anda ne kadar değiştiğini anlatmama kelimeler yetmez
Dedim ki
- "Aman Tanrım bizlerin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum"
- "Hangi seviyede olursanız olun , ister yüksek, ister 
alçak ;hangi şekilde isterseniz olun sizler en güzel 
yaratılışlarsınız"
Ruhta herhangi bir kötülük olmadığını şaşkınlık içerisinde fark 
ettim.
- "Bu nasıl olabilir" dedim
Cevap
- "Hiçbir ruhun doğasında kötülük yok . İnsanların başına 
gelen korkunç olaylar onlara kötü şeyler yaptırır; ama ruhları kötü 
değildir. " ve ışık bana dedi ki " insanların aradığı ve onların 
varlığını destekleyen sevgidir. İnsanları saptıran sevgi 
eksikliğidir"
Işıktan arka arkaya gelen açıklamalar sürecek gibiydi ki 
- "Bütün bunlar insanlığın kurtarılacağı anlamına mı geliyor " 
diye bir soru sordum
Sonra bir ışık sarmalı yağmurunda patlıyan trampet gibi büyük ışık 
konuştu
- "Bunu her zaman hatırla ve hiç unutma ;siz kendinizi 
kurtarır, bağışlar ve iyileştirirsiniz . Bu her zaman böyle idi ve 
her zaman böyle olacak. Siz dünyanın başlangıcından önce tüm bunları 
yapacak güce sahip olarak yaratıldınız."
İşte o anda daha da farkına vardım ki BİZLER HALE HAZIRDA 
KURTARILMIŞTIK. Biz kendimizi kurtarmıştık çünkü Tanrının geriye 
kalan evrenleri gibi gibi bizler de kendimizi düzeltecek şekilde 
tasarlanmıştık. 

İşte ikincigeliş bununla ilgili idi. Tüm kalbimle tanrının ışığına teşekkür ettim. Yapabileceğim en iyi sey bu basit kelimeler ile ifade ettiğim şükran duyguları idi. 
- "Sevgili Tanrım , sevgili evren ,sevgili büyük öz , ben 
hayatımı seviyorum"
Işık sanki beni daha da derinlere çeker gibi solukladı. Sanki ışık 
beni tamamen emiyordu. Bu ışık sevgi bağım bile hala tarı 
edilemezdir. Farklı bir gerçekliğe girdim ,öncekinden çok daha bilge 
ve derin, daha başka ve fazla şeylerin farkına vardım, çok daha 
fazla.
O muazzam bir ışık akıntısı idi; çok geniş ve dolu; hayatın kalbinin 
derinlerinde. "Bu ne ?" diye sordum .
Ve ışık cevap verdi "BU HAYAT NEHRİDİR , BU KUDRET SUYUNDAN KALBİNİN 
ÖZÜNE İÇ" .
Çyle yaptım. Bir büyük yudum aldım;bir tane daha aldım. Hayatın 
kendinden içmek ; müthiş bir çoşku içindeydim.
Sonra ışık dedi ki " senin bir dileğin var"
Işık benimle ilgili herşeyi biliyordu ; tüm geçmiş ,şimdi ve 
geleceği. 
"Evet diye fısıldadım. Ve evrenin geri kalanını görmek istedim.; 
güneş sistemimizin ötesi, tüm insanlık illuzyonunun ötesi. Işık bana 
istersem akıntı ile gidebileceğimi söyledi. Ben de öyle yaptım ve 
ışık içerisinde tünelin ucuna taşındım. Bir dizi hafif ses 
patlamaları duydum.ve hissettim. Ne acele . Aniden farkettim ki 
hayat ırmağı üzerinde gezegenden roket hızı ile uzaklaşıyorum. 
Dünyanın uçar gibi uzaklaştığını gördüm. Güneş sistemi tüm ihtişamı 
ile bir anda kayboldu. Işık hızından daha süratli bir şekilde 
galaksinin merkezinden geçtim. Gittik sonra daha fazla bilgi 
özümseyerek. Öğrendim ki bu galaksi ve tüm evren bir çok hayat 
çeşitleri ile dolu. Birçok dünyalar gördüm. İYİ HABER BU EVRENDE 
YALNIZ 
DEĞİLİZ: 


Galaksinin merkezinden bu bilinç ırmağı üzerinde geçerken ırmak 
korkunç enerji dalgaları ile genişliyordu. Bütün tarihi bilgelikleri 
ile süper galaksidizileri gözümün önünden geçti. Başlangıçta bir 
yere doğru gittiğimizi sandım.,sanki seyahat ediyor gibi. Daha sonra 
fark ettim ki aslında ırmak genişlerken benim bilincim de evrendeki 
herseyi içine alacak şekilde genişliyor. Tüm yaratılış yanımdan 
geçti. .tüm bunlar hayal edilemiyecek harikalardı. Ben gerçekte 
harika çocuktum ,bebek harikalar diyarında. Sanki tüm yaratılış 
yanımdan geçti ve bir ışık beneği içinde kayboldu. Işık her yandan 
geldi ve çok daha farklı idi. Evrendeki tüm frekanslardan daha fazla 
şeylerden meydana gelen bir ışık. Yeniden b,rçok yumuşak ses 
patlamaları sezdim ve duydum. Bilincimveya benliğim tüm holografik 
evrenle hatta daha fazlası ile arasyüz olmak için genişliyordu. 
İkinci ışığın içerisine girince bana az önce artık gerçeği de 
aştığım ile ilgili bir farkındalık geldi. Bunlar olan durumu 
anlatabilmek için kullanabileceğim en iyi sözler, yine de açıklamaya 
çalışayım. İkinci ışığı geçince birinci ışıktan daha da öteye 
genişledim. Kendimi sessizlikten öte bilge bir durgunluk içerisinde 
buldum. Sonsuzun ötesini ebediyen algılıyor ve görüyordum . 
Boşluktaydım. 

Büyük patlamadan önce, yaratılış öncesindeydim. 
Zamanın başlangıcının ötesine geçmiştim, ilk söz ,ilk titreşim. 
Yaratılışın tam gözünde idim. Sanki de Tanrının yüzüne değiyor gibi 
bir duyguya kapıldım. Bu kesinlikle din ile ilgili bir duygu 
değildi. Basitçe MUTLAK HAYAT , MUTLAK BİLİNÇ le birdim. Ebediyen 
görüyor ve algılıyordum derken ,demek istediğim yaratılışın kendi 
kendini meydana getirişini deneyimleyebiliyordum . Bu başlangıcı ve 
sonu olmıyandır. Bu düşümceyi genişleten bir akıldır, değilmi ? 
Bilim adamları büyük patlamayı evreni yaratan bir olay 
olarakalgılıyorlar. Oysa be gördüm ki büyük patlama evrenleri sonsuz 
olarak ve arka arkaya yaratan birçok büyük patlamanın yalnızca 
birisi. Bunun için insan terimleri kullanarak oluşturabileceğimiz 
tek görüntü super bilgisayarlar tarafından kendi kendinin benzeri 
geometrik denklemler kullanılarak yaratılanlardır. 
Eskiler bunları hep biliyorlardı. Derlerdi ki " Tanrısallık nefes 
vererek belli aralıklarla yeni evrenler yaratır ve nefes alarak ta 
diğer evrenleri yok eder. Bu devirlere YUGAlar denir. ". Moderen 
bilim ise buna büyük patlama diyor. Ben mutlak ve saf bilinçte idim. 
Tüm büyük patlamalar veya yuga ların kendi kendilerini yaratıp ve 
yok edişlerini algılayabiliyor veya görebiliyordum.. Ani olarak ard 
arda bunların içine girdim. Gördüm ki yaratılışın her bir küçük 
parçası bile yaratma gücüne sahip . Bunu anlatmaya çalışmak çok güç. 
Bu konu ile ilgili konuşabilmekte hala güçlük çekiyorum.
Geriye döndükten sonra bu BOŞLUK DENEYİMİNİ kelimelere 
sığdırabilmem yıllar aldı. Sizlere şimdi ancak şunu 
söyliyebilirim "BOŞLUK HİÇLİKTEN DE DAHA AZDIR , BÖYLE OLMASINA 
RAĞMEN OLAN HERŞEYDEN DE DAHA FAZLADIR" . BOŞLUK MUTLAK SIFIRDIR. 
TÜM OLASILIKLARI OLUŞTURAN KAOSTUR. MUTLAK BİLİNÇTİR. EVRENSEL 
ZEKADAN ÇOK DAHA FAZLADIR. 

Boşluk nerededir ? Biliyorum ki boşluk herşeyin hem içindedir hem de 
dışındadır. Siz şu anda halen hayatta iken her zaman ard arda 
boşluğun içinde ve dışında olursunuz. Oraya ulaşmak için herhangi 
bir yere gitmenize gerek yok. Boşluk bütün fiziksel görüntülerin 
arasındaki vakum veya hiçliktir. Atomlar arasındaki ve onların 
elemanları arasındaki boşluk. Moderen bilim herşeyin arasındaki bu 
boşluğu araştırmaya başlamış durumda. Ona SIFIR NOKTASI diyorlar. Ne 
zaman onu ölçmeyi deneseler , cihazları ölçünün dışına çıkıyor veya 
sonsuza çıkıyor diyebiliriz. En azından şimdilik sonsuzu kesin 
olarak ölçebilecekleri bir yol yok. Sizin vucudunuz da dahil evrende 
her yerde herşeyden fazla sıfır boşluğu vardır.
Mistiklerin boşluğa verdiği isim boşluk değildir. O öylesine müthiş 
bir enerji ile doludur ki, olduğumuz herşeyi yaratan farklı bir 
enerji. Büyük patlamadan beri herşey bir titreşimdir. İlk titreşim 
olan ilk sözden beri
İncildeki " Benim " (I am ) in önünde aslında bir soru işareti var
- Benim ? Ben neyim ? 
Yani yaratılış Tanrı tarafından , Tanrının kendini hayal edilecek 
her yöntemle araştırması ve keşfetmesidir. Sürekli devam eden , her 
birimiz üzerinden sonsuz bir araştırma. Başınızdaki her bir saç 
telinden, ağaçtaki her bir yapraktan , her bir atomdan Tanrı ; 
Tanrının özünü araştırıyor. İşte bu yüzden Tanrı bir ağacın 
yaprağının düşüşünü bile bilir. Bu mümkündür çünkü siz nerede iseniz 
orası evrenin merkezidir. Herhangi bir atom nerede ise orası evrenin 
merkezidir.

Orada Tanrı vardır, Tanrı boşluktadır. 
Ben boşluğu ve yaratılışın yugalarını incelerken bizim bildiğimiz 
zaman ve mekanın tamamen dışında idim. Bu genişlemiş durumdayken 
keşfettim ki yaratılış, mutlak bilinç veya Tanrının bizim bildiğimiz 
anlamdaki hayat tecrübesine gelişidir. Boşluk kendisi tecrübeden 
tamamen yoksundur. O ilk titreşim öncesi, yaşam öncesidir. Tanrılık, 
yaşam ve ölümden çok daha fazladır. İşte bu sebeple evrende 
deneyimlenecek ,yaşam ve ölümden çok daha fazla şey var.
Ben boşluktaydım ve yaratılan ve yaratılacak olan herşeyin 
farkındaydım, sanki Tanrının gözünden bakıyordum. Ben Tanrı 
olmuştum. Aniden artık kendim değildim. Tek söyliyebileceğim 
Tanrının gözünden bakıyor olduğumdur. Aniden her atomun niye var 
olduğunu biliyor ve herşeyi görüyordum. 
Burada en ilginç olan ; ben boşluğa girmiştim. Oradan Tanrının orada 
olmadığı asnlayışı ile çıktım. Tanrı burada. İşte bütün mesele. 
İnsan ırkının sürüp giden dışarıda Tanrı arayışı. Tanrı bize herşeyi 
verdi, herşey burada. O işte burada. Ve bizler Tanrının Tanrıyı 
bizim üzerimizden araştırmalarıyız. İnsanlar Tanrı olmaya çalışmakla 
o kadar meşguller ki artık farkına varmaları gereken "bizler hale 
hazırda zaten Tanrıyız ve Tanrı biz oluyor" . İşte bütün mesele 
gerçekte bu.

Ben bunların farkına varınca boşlukla işim bitti ve tekrar 
yaratılışa dönmek istedim. Bu bana en doğal şey olarak göründü.
Ve aniden ikinci ışıktan dışarı çıktım veya büyük patlamadan. Yine 
bir dizi yumuşak ses patlamaları ile bilinç ırmağına binerek 
yaratılışa geri döndüm. Ne müthiş bir gezinti! İçimden galaksi super 
kümeleri geri çıktı, çok daha iyi kavranmış olarak. Bizim 
galaksinin merkezinden geçtim; orası bir KARA DELİK. Kara delikler 
çok büyük işlemciler , evrenleri yeniden kullanıma sokuyorlar. Kara 
deliğin öteki tarafında ne olduğunu biliyormusunuz? Biz varız, bizim 
galaksimiz var , başka bir evrenden yeniden işlenmiş olarak. 
O toplam enerji konfigürasyonunda galaksi harika bir ışık şehri 
olarak parıldıyordu. Büyük patlamanın bu tarafında tüm enerji 
ışıktır. Tüm atom altı , atom, yıldız, gezegen hatta bilincin 
kendisi bile ışıktan yapılmıştır ve bir frekansı ve/veya parçacığı 
var. Işık yaşamdır. Herşey ışıktan yapılmıştır hatta taş bile. İşte 
bu nedenle herşey canlıdır. Herşey Tanrının ışığından yapılmadır ve 
herşey çok zekidir

Ben ırmakta gezdik sonra en sonunda büyük bir ışığın geldiğini 
gördüm. Biliyordum ki bu ilk ışıktır ve beraberinde yumuşak ses 
patlamaları var. Gördüm ki içinde yaşadığımız güneş sistemi bizim 
daha geniş bölgesel vücudumuzdur. Bu bizim bölgesel vücudumuzdur ve 
biz de tahayyül edebileceğimizden çok daha büyüğüz. Gördüm ki güneş 
sistemi bizim vücudumuz ve ben de onun bir parçasıyım. Dünya da, biz 
olan o yaratılmış büyük varlıktır ve biz de o kendi olduğunu 
bilenin parçalarıyız. Fakat biz yalnızca o parçasıyız. Biz herşey 
değiliz fakat biz o olduğunu bilenin parçalarıyız. 
Güneş sisteminin ürettiği tüm enerjiyi gördüm, müthiş bir ışık şovu 
idi. Kürelerin müziğini duyabiliyordum. Bizim güneş sistemimiz de 
tüm diğer göksel varlıklar gibi kendine has bir ışık matriksi 
üretir; ses ve titreşim enerjisi . Diğer yıldız sistemlerindeki 
gelişmiş medeniyetler titreşim ve enerji matriks imzalarından 
evrende bizim algıladığımız anlamdaki hayatı tesbit edebilirler. Bu 
onlar için çocuk oyuncağı. Dünyanın harika çocuğu olan insan şimdi 
bile evrenin arka bahçesinde oyun oynıyan çocuklar gibi; coşkun ve 
taşkın sesler çıkarıyor. 

Irmağı direk olarak ıiığın merkezine doğru yönlendirdim. Yine 
yumuşak ses patlamalarını takiben ışık beni içine soluduğunda onun 
tarafından kucaklandığımı hissettim . Ben o anda o büyük sevgi 
ışığının içindeydim ve hayat ırmağı içimden akıyordu. Tekrar 
söylüyorum , o hiç yargılamadan en çok seven ışıktı. O bu harika 
çocuk için ideal bir anne / baba idi.
- Şimdi ne ? diye merak ettim
Işık bana ölüm diye birşeu olmadığını anlattı. Artık öyle bir an 
gelmişti ki tüm sorularımın cevabını aldığımı farkettim ve geri 
dönüşüm yakındı. Diğer tarafla ilgili bütün sorularım derken tam da 
anladığınız manada söylüyorum, benim bütün sorularım cevaplandı. Her 
insanın farklı bir hayatı ve araştırdığı farklı sorular var. Bazı 
sorularımız evrenseldir fakat her birimiz bu hayat dediğimiz şeyi 
kendimize ait yöntemlerle araştırırız. Aynen , dağlardan tutun da 
ağacın yapraklarına kadar var olan tüm diğer yaşam şekilleri gibi. 
İşte bu evrende hepimiz için önemli olan budur, çünkü tüm bunlar 
esas resim olan hayatın doluluğuna katkıda bulunur. BİZLER HARFİ 
HARFİNE SONSUZ YAŞAM DANSINDA TANRININ KİMLİĞİNİ ARAŞTIRAN 
TANRIYIZ. Sizin benzersizliğiniz tüm yaşamın yükselişini sağlıyor. 
Yaşam döngüsüne geriye dönüşüm bhaşladığında aynı vücuda döneceğimi 
hiç düşünmemiştim, nede birisi bana söylemişti. Yaşam işlemi ve 
ışığa tam güvenim vardı ve işte bu nedenle hiç önemi yoktu . Işık 
akımı büyük ışık ile birleşirken ; bu bana açıklananları ve diğer 
tarafta öğrendiğm konular ile ilgili duygularımı hiçbir zaman 
unutmamayı diledim. Aldığım cevap ;ruhumu öpğer gibi bir EVET oldu. 
Sonra ışık içerisinden geçirilip titreşimsel gerçekliğe geri 
götürüldüm. 

Bana ilave bilgiler verilirken tüm işlem tersine 
döndürüldü. Geri eve geldim ve bana reenkarnasyonun mekaniği ile 
ilgili dersler verildi. Kafamdaki tüm küçük sorulara cevap 
verilmişti. Bu nasıl çalışır ? , O nasıl çalışır ? .Reenkarne 
edileceğimi biliyordum. 

Dünya çok büyük bir enerji işlemcisidir., kişisel bilinç orada 
gelişir ve herbirimize ulaşır. İlk kez olarak kendimi İNSAN olarak 
düşündüm ve bu olmaktan mutlu oldum. Ben bu evrende bir atom 
olmaktan bile mutlu olurdum. Bir atom. Tanrının insan parçası olmak 
ise, işte bu en şahane kutsama. Bu kutsama bizim kutsamanın ne demek 
olduğu ile ilgili en vahşi tahminlerimizden bile çok daha ileri. 
Teker teker her birimiz için bu muthiş deneyimin insan parçası olmak 
çok müthiş birşey. Teker teker her nirimiz nerede istersek olalım, 
çok berbat bir durumda olsak ta olmasak ta bulunduğumuz yer bu 
gezegen için bir kutsamadır. 

Böylece herhangi bir yerde yeniden bebek olacağım düşüncesi ile 
reenkarnasyon işleminden geçtim. Fakat kişisel kimlik ve bilincin 
gelişimi konusunda bana bir ders verilmişti. Bu nedenle aynı vücuda 
enkarne oldum. 

Gözlerimi açtığımda çok şaşırmıştım. Neden şaşırdığımı bilmiyorum 
çünkü bunu çok iyi anlamıştım fakat öyle olmasına rağmen tekrar bu 
vüvutta bulunmak yine de bana sürpriz oldu; bana bakarak gözlerini 
çıkarırcasına ağlayan birisinin bulunduğu odama geri dönmek.. O 
benim hasta bakıcımdı. Beni bulduktan bir buşuk saat sonra ümidini 
kesmişti. Benim ölmüş olduğumdan tamamen emindi; ölümün tüm 
belirtileri mevcuttu. Katılaşmıya bile başlamıştım. Ne kadar ölü 
kaldığımı bilmiyoruz., fakat hepimizde biliyoruz ki enazından beni 
bulmalarının üstünden birbuçuk saat geçmişti. Benim ölü vücudumu bir 
kaç saat yalnız bırakması ile ilgili isteğime mümkün olduğu kadar 
saygı göstermişti. Biz vucudun hayat fonksiyonlarının durumunu 
kontrol edebilecek gelişmiş stetoskop ve benzeri bir çok imkana 
sahiptik. Benim kesinlikle öldüğümü tespit edebilecek durumdaydı.
Bu bir ölümden dönme deneyimi değildi. Ben kesinlikle en az birbuçuk 
saat ölümün kendisini deneyimledim. Beni ölü olarak bulduktan sonra 
birbuçuk saat stetoskop ile kontrol etmiş , kan basıncıma ve kalp 
atışlarıma bakmıştı. Sonra uyandım ve dışarıdaki ışığı gördüm. Ona 
doğru gitmeye teşebbüs ettim ve yataktan düştüm. Gürültüyü duyup 
içeri koştu ve beni yerde buldu. İyileşmeye başlayınca başıödan 
geçenlerden dolayı şaşkın olmama rağmen saygıyla karışık bir korku 
hissediyordum. İlk başlarda başımdan geçenklerin hepsi hafızamda 
değildi. Sürekli bu dünyadan dışarıya kayıyor ve soruyordum "BEN 
HAYATTAMIYIM ?" Bu dünya diğer dünyadan daha çok rüyaya benziyor.
Üç gün içerisinde tekrar normal hissetmeye başladım, açık fakat 
hayatımda hissettiklerimden çok farklı bir his. Yolculuk ile ilgili 
hafızam daha sonra geldi. Artık gördüğüm hiçbir insan ile ilgili bir 
problem görmüyorm. Bu deneyimden önce kesinlikle çok yargılayıcı 
idim, birçok insanın kesinlikle berbat olduğunu düşünüyordum hatta 
aslında benden başka tüm insanların berbat olduklarını düşünüyordum. 
Fakat tüm bu konularda artık aydınlanmıştım. 

Üç ay kadar sonra bir arkadaş artık test yaptırmamı söyledi, bende 
gidip scan ve diğer gerekli testleri yaptım. Kendimi çok iyi 
hissettiğimden dolayı kötü bir haberden korkuyordum. Klinikteki 
doktorun tüm eski ve yeni scanlarıma bakıp
- "Artık burada hiçbir sorun yok " dediğini hatırlıyorum.
Ben
- "Gerçekten mi, bu bir mucize olmalı " dedim

- "Hayır bu tip olaylara oluyor, bunlara ANİ İYİLEŞME 
olayları denir " dedi
Hiç etkilenmemiş gibi davranıyordu. Fakat işte burada bir mucize 
vardı ve hiç kimse etkilenmese bile ben çok etkilenmiştim. 
Hayatın gizinin zihin ile çok az ilgisi var. Evren hiçbir şekilde 
zihinsel bir işlem değildir. Zihin yardımcıdır, o çok parlaktır . 
Gerçi şimdilik hepimiz kalbimiz ve daha bilge kısımlarımız yerine 
zihnimiz ile işlem yapıyoruz. 

Dünyanın merkezi çok büyük bir enerji dönüştürücüdür. Aynen dünyanın 
manyetik alan resimlerinde görüldüğü gibi . İşte bu bizim 
döngümüzdür, reenkarne olan ruhları geri içine çeken. 
İnsan seviyesine ulaşmanın belirtisi kişisel bilinç geliştirmeye 
başlamamızdır. Hayvanların grup ruhları vardır ve onlar grup ruhu 
olarak enkarne olurlar. Bir geyik çok büyük bir ihtimal ile her 
zaman geyik olarak kalacaktır. 

Fakat sadece insan olarak doğmak; ister hasarlı , ister dahi olsun 
sizin kişisel bilınç geliştirmek yolunda olduğunuzu gösterir. Bu 
yine insanlık denen grup bilinci içerisindedir.

Gördüm ki ırklar kişilikli kümelerdir. Fransız, Almanya ve Çin gibi 
milletlerin kendi kişilikleri vardır. 
Şehirlerin kişilikleri vardır ,onların bölgesel grup ruhları belirli insanları kendine 
çeker. Ailelerin de grup ruhları var. Kişisel kimlik kendine 
benzeyen yan kollar şeklinde gelişmekte. Grup ruhu bizim 
kişiselliğimizi araştırır. Her birimizin sahip olduğu farklı farklı 
sorular çok çok önemlidir.İşte Tanrılık ,Tanrının özünü sizin 
üzerinizden böyle araştırır. Sorularınızı sorun, kendi 
araştırmalarınızı yapın. Böylece özünüzü bulur ve özünüzde Tanrıyı 
bulursunuz. Çünkü o tek özdür. 

Bunlardan daha da ileri , farkettim ki biz insanlar aslında bir 
birimizin RUH EŞLERİYİZ. Bizler yaratılış yönlerinde kendi 
benzerleri olan aynı ruhun parçalarıyız, fakat yine de aynıyız. Ben 
artık her insana baktığımda bir ruh eşimi görüyorum , her zaman 
aradığım kendi ruh eşimi. Bunun da ötesinde görebileceğiniz en 
muhteşem ruh eşiniz kendinizsiniz. Bizler hem erkek hem de dişiyiz. 
Biz bunu RAHİMde deneyimleriz ve bunu reenkarnasyon durumunda 
deneyimleriz. Eğer o nihai RUH EŞİNİZİ kendi dışınızda arıyorsanız 
hiçbirzaman bulamazsınız., çünkü orada değildir. Aynen Tanrının 
orada olmadığı gibi. Tanrı için dışarıya bakmayın. Tanrı için buraya 
bakın ,kendi özünüze bakın. Yaşayabileceğiniz en büyük aşkı 
yaşayın ..........KENDİNİZLE.....İşte o zaman bunun içinden herşeyi 
sevebilirsiniz. 

Sizlerin cehennem dediğiniz yere iniş yaptım ve bu çok şaşırtıcı 
oldu. Şeytan veya kötüyü göremedim. Benim yaptığım iniş daha ziyade 
cehalet ve bilmemekten kaynaklanan insanların alışılmış ızdırapları 
idi. İşte o ızdırap verici bir varlık olarak görülür. Fakat benim 
çevremdeki milyonlarca insanın her birinin hazır küçük bir ışık 
yıldızı var. Fakat kendi üzüntüleri, travmaları ve ızdırapları ile o 
kadar tükenmişler ki sanki kimse buna önem vermiyor. Sonsuz gibi 
gelen bir süre sonra o ışığı bir çocuğun anne/babasını çağırması 
gibi yardıma çağırdım. O zaman ışık açıldı ve beni tüm korkular ve 
acılardan izole eden bir tünel bana doğru geldi ve beni sardı. İşte 
gerçekte cehennem bu. 

Bizim yapmayı örenmekte olduğumuz ve öğrenmemiz gereken şey , el ele 
tutşup bir araya gelmek. Cehennemin kapıları artık açıktır. El ele 
tutuşup ,birleşıp hep birlikte yürüyerek cehennemden çıkacağız.
Işık ulu altın bir meleğe dönüşüp bana geldi . Ona " SEN ÖLÜM 
MELEĞİMİSİN ?" dedim. O ise bana gösterdi ki o benim ruh üstüm, 
benim yüksek benlik matriksim , bizlerin super tarihi parçamızdır. 
Sonra ışığa alındım.

Yakında bilimimiz ruhu olabilecek. Bu çok müthiş olmazmı? Bizler 
ruhsal enerji ve subtil enerjiyi cihazlarla göreceğiz. Fizikçiler 
atom çarpıştırıcılar ile atoöların içinde ne olduğunu anlamak için 
atomları çarpıştırıyorlar. Onlar quarklara ve çekime kadar 
ulaştılar. Bir gün onları bir arada tutan o küçük şeye ulaşacaklar 
ve işte o zaman ona Tanrı demek zorunda kalacaklar. Atom 
çarpıştırıcılarla sadece onların içinde olanı görnüyorlar , 
parçacıklar oluşturuyorlar. Tanrıya şükürler olsun ki bunların 
hayatı çok kısa oluyor ; milisaniye veya mikrosaniye kadar. Artık 
farkına varıyoruz bizler de yaratabiliriz. Her zaman için gördüm ve 
farkına vardım ki hepimiz bir tüm bilgi noktasından geçer ve kendi 
benzerini yaratmaya başlarız, bir sonraki seviyeyi. Biz araştırmamız 
esnasında işte bu yaratma gücüne sahibiz. İşte bu Tanrının bizim 
içimizden kendini genişletmesidir.

Geriye dönüşümden beri ışığı kendiliğimden deneyimleyebliyorum ve 
istediğim zaman meditasyon yaparak boşluğun içine nasıl 
girilebileceğini de öğrendim. Hepiniz bunu yapabilirsiniz. Bunu 
yapabilmek için ölmeniz gerekmiyor. Bu sizin donanımınız içinde var, 
hali hazırda bunun için kablolanmış durumdasınız.
Vücut varolan en muhteşem ışık varlıktır. Bu vücut inanılmaz bir 
ışık evrenidir. Ruh bizi bu vücudu eritip yok etmemiz için 
zorlamıyor. Olan bu değildir . Tanrı olmaya uğraşmaktan vaz geçin, 
Tanrı siz oluyor; burada.
Akıl evrende koşan bir çocuk gibidir. Dünyayı kendi yarattığını 
sanıp sürekli birşeyler talep ediyor. Ben akla sordum
- "Annenin bu işe ne ilgisi var ?"
İşte bu bir sonraki ruhsal farkındalık seviyesidir. Ah evet annem; 
ve aniden egodan vazgeçiyorsunuz çünkü anlıyorsunuz ki evrendeki tek 
ruh siz değilsiniz.
Işığa sorduğum sorulardan birisi
- "Cennet nedir ?" idi
Buna tüm yaratılmış cennetlerde bir gezintiye çıkarılarak cevap 
aldım. Nirvana ,Mutlu Av Alanları, hepsi . Hepsinden geçtim. Bunlar 
bizlerin yarasttığı düşünce formu yaratılışlar. Bizler aslında 
cennete gitmeyiz, bizler yeniden işlem görürüz. Fakat her ne yarattı 
isek orada bir parçamızı bırakırız. Bu gerçektir , fakat ruhun 
bütünü bu değildir. 

Hristiyanların cennetini gördüm. Bizler bunun çok güzel bir yer 
olduğu beklentisindeyiz ve tahtın önünde durursunuz.,ebediyen 
tapınarak. Denedim çok sıkıcı. Hepimizin yapacağı bu ; çocuk gibi. 
Kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. Bazı cennetler çok 
ilginçti, bazıları ise çok sıkıcı. Çok eski olanların daha ilginç 
olduğunu gördüm, örneğin Amerikan yerlilerinin MUTLU AV ALANLARI. 
Mısırlılarınki harikaydı. Bu böyle sürüp gider. Bunlardan birhayli 
var. Şayer belirli bir dinin Tanrısına inanan bir grup ruhuna ait 
değilseniz bunların her birinde sizin kendi yorumunuz olan bir 
kendini tekrar eden desen var.Yine de herbiri biraz farklıdır. Bu 
orada bıraktığınız parçanızdır. ÖLÜM HAYAT ŞLE İLGİLİDİR , CENNET 
İLE İLGİLİ DEĞİL.
Tanrıya sordum
- " Deünyada var olan en iyi din hangisi? Hangisi doğru ? "
Tanrı katı büyük bir sevgiyle dedi ki
- " İLGİLENMİYORUM "
Bu inanılmaz bir incelik. Manası ise şu, ilgilenen varlıklar 
bizleriz. 

Yıldızları en yüksek Tanrı katı bize diyor ki "Sizin hangi dine ait 
olduğunuz bizim için önemli değil"
Bunlar gelir ve gider, Budizim ebediyen burada değil, katoliklik de 
ebediyen burada değil ve bunların hepside her geçemn gün daha fazla 
aydınlanmakta. Şimdi bütün sistemlere daha fazla ışık geliyor. 
Ruhsallıkta büyük bir reforum olacak aynen protestan reformu gibi. 
Bu konuda birçok insan kavga edecek, bir din diğerine karşı.; hepsi 
de sadece kendisinin doğru olduğuna inanarak.
Herkes kendisinin Tanrının sahibi olduğunu sanıyor, felsefeler de 
dinler de ama özellikle dinler çünkü bunlar felsefeleri etrafında 
büyük bir organizasyon oluşturdular. Tanrı katı "ilgilenmiyorum " 
der demez anladım ki bununla bizim ilgilenmemiz gerek. Bu çok 
önemli ,çünkü bizler ilgili varelıklarız.. Bu bizi etkiliyor işte bu 
nedenle önemli. Elinizde olan ruhsal bir enerji denklemi. En üst 
Tanrı katı sizin hristiya, budist veya herhangi bir başka bir dinden 
olmanızla ilgilenmiyor. Bunların hepsi bütünün çiçeklenen 
çehreleri. Umarım bütün dinler bunu farkeder ve diğerlerine saygı 
duyar. Bu her dinin sonu değil ama bizler hep aynı Tanrıdan 
bahsediyoruz. Tanrı yaşıyor ve yaşamaya fırsat veriyor. Hepsinin 
farklı bir görüşü var. Ve hepsşi de esas resme katkıda bulunuyor, 
önemli olan da bu.

Oteki tarafa toksik atıklar, nükleer füzeler, nüfus patlaması ve 
yağmur ormanları ile ilgili korkular ile gittim. Tek tek bütün 
problemleri severek geri döndüm. Nükleer atıkları seviyorum. Mantar 
bulutu seviyorum ;bu kendimizi gösterdiğimiz en kutsal mandala için 
bir prototip. O aniden bizi dünyadaki tüm dinlerden ve felsefelerden 
çok daha fazla bir araya getirdi, yeni bir bilinçlilik seviyesine. 
Gezegeni 50 kez hatta 500 kez uçurabileceğimizi bilmekteyken, belki 
en sonunda artık burada hep birlikte olduğumuzu farkettik. Onlar 
bunu bize devretmek için bir süre daha bazı bombaları devre dışı 
bırakmaya devam etmeli . Daha sonra İartık buna ihtiyacımız yok" 
demeye başlarız. 

Şimdi biz her zamankinden daha emniyetli bir dünyadayız ve daha da 
emniyetli olcak. İşte bu nedenle toksik atıkları severek 
döndüm ,çünkü bizi bir araya getirdi.Bu şeyler çok büyük. Peter 
Russel in söyleyeceği gibi, bu problemler artık ruh boyutunda. Acaba 
bizim ru boyutunda bir cevabımız varmı? EVET
Yağmur ormanlarının yok olması yavaşlıyacak, ve elli yıl içerisinde 
gezegende her zamankinden daha çok ağaç olacak. Eğer ekoloji ile 
ilgili iseniz devam edin sizler farkında olmıya başlayan sistemin 
bir parçasısınız.Bütün isteğiniz ile devam edin fakat kesinlikle 
strese girmeyin bu daha büyük birşeyin parçası.
Dünya kendini ehlileştirme işleminde, bir daha hiçbirzaman eskisi 
gibi vahşi bir yer olmıyacak. Doğanın serpilip gelişeceği kaynaklar 
ve vahşi büyük alanlar olacak. Nufus artışı bilinç sıçraması için 
gereken optimum rakama çok yaklaştı. Bu nüfus sıcraması politika, 
para ve enerjiyi değiştirecek. 

Rüya gördüğümüzde ne oluyor ? Bizler çok boyutlu varlıklarızç Buna 
berrak ( lucid ) rüyalarla ulaşabiliriz . aslında bu evren Tanrının 
bir rüyası. Gördüm ki biz insanlar kendisi de bir benek olan 
galaksimizin bir beneği olan dünyamızda bir beneğiz. Ndışarıda dev 
sistemler var ve biz avaraj bir sistemiz. Fakat insanlar şimdiden 
bilinç kozmosunda efsaneleştiler. Dünya/Gaia nın küçücük insanlarfı 
efsaneleşti. Bizi efsaneleştiren nedenlerden birisi ruya 
görmemizdir. Bizler aslında efsanevi rüyacılarız. Aslında bütün 
kozmos hayatın manasını araştırıyor, tam olarak ne olduğunu. Ve tüm 
zamanların en iyi cevabı küçük rüyacıdan geldi. Bizler rüyasını 
gördük. Bu nedenle rüyalar çok önemli.

Öldükten sonra ve geri gelince hayat ve ölüme gerçekten saygı 
duydum. DNA deneylerimizde belkide çok büyük bir gize kapı açıyoruz. 
Yakında bu vücutta istediğimiz kadar yaşayabilme becerisine sahip 
olacağız. 150 yıl kadar yaşadıktan sonra kanal değiştirmek istiyecek 
bir segisel ruh duyusu olacak. Aynı vücutta sonsuza kadar yaşamak 
reenkarnasyon kadar yaratıcı değil, bu içinde olduğumuz fantastik 
enerji vorteksi içindeki enerji dönüşümü. Bizler aslında yaşam ve 
ölümdeki bilgeliği göreceğiz ve bundan zevk alacağız.
Şimdi olduğu gibi biz zaten herzaman canlı olduk. Bu içinde 
olduğunuz vücut her zaman canlı oldu. Bu hiç bitmeyen bir hayat 
ırmağından gelip Büyük Patlama ve ötesine kadar gider. Bu vücut 
yoğun ve ince enerji içerisinde bir sonraki yaşama hayat verir . Bu 
vücut hale hazırda ebediyen canlı

BİZLER BİRLEŞİP EL ELE TUTARAK HEP BİRLİKTE CEHENNEMDEN DIŞARI 
YÜRÜYECEĞİZ.


Mellen Thomas Benedict

Hiç yorum yok: